“YARADILANI SEVERİZ YARADANDAN ÖTÜRÜ”

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 3. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nde önemli açıklamalarda bulundu.

III. Kadın ve Adalet Zirvesi’nin açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, kadının, ailenin hem ayrılmaz bir parçası, hem de lokomotifi olduğunu belirterek, “Bizim inancımızda ve kültürümüzde aile, kadınla erkeğin ortak sorumluluğunda teşekkül eden ve yaşayan hayati bir müessesedir. Öyle sanıldığı gibi ailede sadece ev işlerinin kadına, geçim işlerinin erkeğe yüklenmesi gibi kati bir ayrım da söz konusu değildir. Şartlara bağlı olarak, kadın ve erkek, aile içindeki görev bölümüne katkıda bulunurlar” dedi.

Güçlü ailelerin, sorunlarını devlet organlarına varmadan kendi içinde erittiğine işaret eden Erdoğan, "Daha da önemlisi, yardımlaşma ve dayanışma kültürü ailenin sınırları içinde kalmaz. Etkisi mahalleye de yayılır. Aile güçlenip, kendine yeten, kendi sorunlarını çözen bir birim haline geldikçe toplumdaki huzur seviyesi mutlaka artacaktır. Dolayısı ile bugün değiştirmek istediğimiz bazı sosyolojik gerçekler varsa, işe aileden başlamalıyız. Kadına şiddetten tutun da kadının insan haklarına tam anlamıyla erişmesine kadar birçok konunun çözümü, ailenin güçlendirilmesindedir." ifadelerini kullandı.

Aile kurumunun güçlü olmadığı bir toplumun geleceği, kadın için de, erkek için de aynı derecede karanlık olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti: “Bizim medeniyetimizde eşlerin birbirine, Rabbimizin emri üzere rahmet, sevgi, saygı, muhabbet nazarıyla bakma mecburiyeti vardır. Dikkat ederseniz bu yaklaşım, iki taraflı bir ilişki biçimini tarif eder. Yunus Emre’nin “Yaradılanı severiz yaradandan ötürü” sözü, hayatın her alanında bizim rehberimizdir. İnsan olarak, cinsiyetimizden bağımsız sorumluluklarımız vardır. Bunun yanında, erkek ve kadın olarak sahip olduğumuz özelliklere göre da ayrıca mesuliyetlerimiz bulunuyor. Yaradılıştan beri var olan bu hakikatlere rağmen, kadını ve erkeği ısrarla, insan sıfatının üstünde ve ötesinde haklara, yükümlülüklere tabi tutma gayretleri sonradan ortaya çıkmıştır. 

"KADINA AYRIMCILIK YAPMAMIZ MÜMKÜN DEĞİLDİR"
Her insanı, cinsiyetinden rengine kadar tüm farklılıklarının ötesinde, Allah’ın yarattığı bir varlık olarak gören bir inancın mensupları olarak, kadına ayrımcılık yapmamız zaten mümkün değildir. Çünkü fıtratın gereği, tüm yaradılanlara aynı gözle bakmaktır.” Cenneti annelerin ayakları altına seren, kadına “sultan” benzetmesi yapan, onlara güler yüz göstermeyi, şakalaşmayı, yumuşak olmayı, iyi davranmayı tavsiye eden bir medeniyetin böyle bir referansı olamaz. Biz kendi meselelerimizi, kendi eksiklerimizi, kendi hatalarımızı kendi gerçeklerimiz içinde tartışarak doğruyu bulacağız.”

"Kadınlara sadece iş hayatında adalet sağlamakla kalmadık. Kadına şiddetin her türlüsünü en ağır şekilde cezalandırma yoluna gittik. Dul kalan kadınlarımızı özellikle gözettik. Hiçbir kadınımızın korunaksız kalmaması için önlemlerimizi aldık. Okullaşmada cinsiyet ayrımını neredeyse sıfırladık. Ailenin korunması için de çok önemli adımlar attık. Aile sosyal destek programları, aile öğretim programlarını hayata geçirdik. Gençlerimize çeyiz desteği ile yardımcı oluyoruz. Yaşlılarımızın ve engellilerimizin evde bakımını teşvik ederek hayatlarını daha huzur içinde geçirmelerini sağlıyoruz. Araştırın, bakın; bizim yaşlılarımıza verdiğimiz önemi veren başka bir ülke daha yok. Biz bir numarayız."

"Adalet kavramı hep peşinden koşulan, tartışılan bir alan olarak dikkat çekiyor. Partimizi kurarken adaleti özellikle partimizin adına koyduk. Adalet demek, herkese hakkını vermek demek, bir şeyi herkese vermek demektir. Herkese her şeyi eşit vermek anlamına gelmiyor. Büyük ile küçüğü aynı teraziye koyamazsınız. Güçlü ile güçsüzü aynı maratonda koşturamazsınız. Kadınla, erkeği 100 metrede koşturmak olur mu? Fıtrata uygun olan kadının kadınla, erkeğin erkekle koşmasıdır. Zalimle, mazlumu aynı apartmana koyamazsınız."

 

Haberin görselleri